Azerbaycan'ın Nene Hatun'u ve Halide Edip'i Erzurum'da Kanferans Düzenledi

ERZURUM 18.12.2019 - 08:18, Güncelleme: 19.10.2022 - 13:36
 

Azerbaycan'ın Nene Hatun'u ve Halide Edip'i Erzurum'da Kanferans Düzenledi

Erzurumsonhaber / Erzurum - Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 15.12.2019 tarihinde Pazartesi Günü saat 14.00’da Azerbaycan’ın Karabağ sorunu ile ilgili 1990’lı yıllarda savaşmış ve bu savaş sonucunda başarılar elde eden Azerbaycanlı savaş gazisi Gülperi Ahmedova ve savaş muhabiri Aybeniz Gafarlı konferans düzenledi. Geçmişte yaşadıkları sorunları gençlere anlatan ve Azerbaycan ile Türkiye’nin dostluğunun binlerce yıl daha devam edeceğini belirten Azerbaycan’ın Nene Hatun’u ve Halide Edip’i, gençlere vatanlarına sahip çıkmaları gerektiğini belirtti.   Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde, Azerbaycanlı savaş gazisi Gülperi Ahmedova ve savaş muhabiri Aybeniz Gafarlı konferans düzenledi. Azerbaycan’da hem savaş muhabirliği hem de şairlik ve yazarlık yapan Aybeniz Gafarlı, konuşmasına Gülperi Ahmedova’yı tanıtarak; ‘‘Erkeklerin korkudan savaşmadığı ve kaçtığı bir dönemde vatanı için mücadele eden ve ailesinden gizli gizli savaşa katılan kahramanımızı sizinle tanıştırmak isterim. Onların yaşadıklarını ben göremedim. Elime silah alıp, Gülperi Ahmedova gibi cephelerde çatışmadım. Ancak bende silahımla meydanlarda savaş verdim.’’ diye belirtti.   Vatanını annesinden ve babasından daha çok sevdiğini belirten Aybeniz Gafarlı; ‘‘Bir insan annesiz ve babasız yaşayabilir ama vatansız yaşayamaz. Önce vatan gelir, sonra ise anne ve baba gelir. Ben çok acı çektim. O savaş yerlerine gittiğimde orada savaşan çocukların ve gençlerin umutlu bakışlarını görünce, bende hem umutlu oluyordum hem de mutlu oluyordum.’’ diye aktardı.   Üç Çocuğumu Eşime Emanet Edip Cephede Savaşıyordum   Üç çocuğunun olduğunu anlatan ve çocuklarını eşine emanet ederek cephelere gittiğini bildiren Aybeniz Gafarlı; ‘‘Eşim bazen bana; ‘Sana bir şey olursa çocuklarla birlikte ne yapacağım?’ diye sorduğunda ben; ‘Onlara hem anne hem de baba olursun.’ derdim. Biz yeni Sovyetlerden ayrıldığımızda ne silahımız vardı ne de ordumuz vardı. Bizim evlatlarımız Sovyet askerliğine giderken asla silah tutmazlardı. Her zaman onlara inşaatlarda hamallık yaptırırlardı. Çünkü Sovyetlerin tek bir gayesi vardı, asla gençlerimize silah tutmalarını öğretmemekti. İşte, bizim gençlerimizi böyle yetiştiriyorlardı. Amma velakin Türkiye’den gelen bazı asker dostlarımız, gençlerimize silah tutmalarını öğrettiler.’’ diye bildirdi.      Her Zaman Şehit Olmak İstedim Ama Allah Bana Kısmet Etmedi   Şehitliğin her insana kısmet olmadığını belirten Aybeniz Gafarlı; ‘‘Her zaman şehit olmak istedim ama Allah bana kısmet etmedi. Benim için çok zordu. Yaralı askerlerimizin ailelerini ziyaret etmek, şehitlerimizin kan ve gözyaşını görmek, benim gibi bir savaş muhabirinin içini yakıyordu. Şu an ben asker olamadım ama kızım asker oldu. Keza ben her zaman kızımı görünce kendimle gurur duyuyorum.’’ diye söyledi.   1992 tarihinde çocuklarına, evlatlarına, gençlerine, hocalarına ve namuslarına sahip çıkamadıklarını belirten Aybeniz Gafarlı; ‘‘Bu yapılanlar ve yaşananlar sadece bize değil, Türk’e ve Türklere yapılmıştır. Bugün de aynı durum Doğu Türkistan’da yapılmaktadır. Ben gençliğimden bugüne kadar sevgiye dair, mutluluğa dair şiir yazamıyorum. Yazsam bile sonu ya Karabağ’da ya da Hocalı’da bitiyor. Hatta kız kardeşim ve ebeveynlerim bile bana kızıyordu. Erkeklerin arasında ne işin var, derlerdi. Ancak her zaman eşim bana bu gibi konularda destek çıkıyordu. Bu sebepledir ki Rabbim Türk’ü korusun diyorum. Çünkü nerede bir Türk devleti var ise, orası benim vatanım ve devletimdir.’’ diye belirtti.   Zor Zamanlarımda İlham Kaynağım Vatanıma Olan Sevdamdı   Üniversite’de öğrenim gören bir öğrencinin ‘‘Zor zamanlarınızda ilham kaynağınız neydi?’’ sorusuna Aybeniz Gafarlı; ‘‘Zor zamanlarımda ilham kaynağım, vatanıma olan sevdamdı. Benim yaşadığım topraklarda fabrikaları bulunan, endüstri çalışmalarını başlatan Ermenilerdi. Ve ayrıca öyle bir döneme şahit oluyorduk ki, artık topraklarımıza girmemize bile izin vermiyorlardı. Aynı dönemde bizleri topraklarımızdan çıkartmaya kalkıştıklarında seksen yaşımdaki ninem; ‘Ben burada çıkmam ve ölürsem beni buraya gömün’ diye vasiyet etti. Keza bizim de suçlu olduğumuz hususlar vardı. Neydi bu suçumuz? Belki bizim halkımız orada korkup kaçmasaydılar, bizlere böyle bir zulmü reva göstermezlerdi. Çünkü biz, kendi hakkımızdan çıkamıyorduk.’’ diye cevapladı.   Savaş Sırasında Unutamadığım An Gelin Bohçalarının Başıboş Kalmasıydı   Bir diğer öğrencinin ‘‘Savaş Sırasında Unutamadığınız an hangisiydi?’’ sorusuna Aybeniz Gafarlı; ‘‘Ben savaştan önce bir köye gitmiştim ve oraya vardığımda köyde hiç kimse kalmamıştı. Oraya sadece insan değil, hayvan bile yoktu. Bir nevi köy yetim kalmıştı. Oraları gözlerimle görünce içim kan ağlıyordu. Sevgili gençler, bildiğiniz üzere gelinler her zaman gelinlik giyerler ve köydeki birçok evde gelin bohçalarını gördüm. İşte, tam ben en çok gelin bohçalarının orada kalmasına üzülüyordum. Bir de unutamadığım bir anım daha var. Bir gün başka bir köye gittiğim zaman bir erkek gencin öylece bir ağacın kenarında üzgün bir şekilde oturduğunu gördüm. Orada bulunanlara, gencin neden böylece oturduğunu sorduğumda, onun nişanlısının başka biriyle evlendiğini söylediler. Daha sonra gence, o kızın ona layık olmadığını söyledim. Ancak gencin bana cevabı ise; ‘Keşke şehit olsaydım da, onun başkasıyla evlendiğini duymasaydım.’ oldu.’’ diye aktardı.   İsmet İnönü’nün Boraltan Köprüsü’nde Azerbaycanlıları Stalin’e Vermesi Yanlıştı   Muhabirlerimizden Devrim Aktürk’ün; ‘‘1944 tarihinde Boraltan Köprüsü’nde İsmet İnönü, 197 Azerbaycanlıyı Stalin’in eline verdi ve Stalin askerleri onları katletti. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?’’ sorusunda Aybeniz Gafarlı; ‘‘O askerlerden birisi de benim dayım olurdu. Allah ölülerimize ve şehitlerimize rahmet etsin. Benim annem hep ağabeyi için ağladı ve gözyaşı döktü. Ancak hem annem hem de anneannem her zaman dayımla gurur duydular. Çünkü dayım vatanı için şehit düşmüştü. Bu sebepledir ki İnönü’nün Alman Yahudilerini kabul etmesi ve Azerbaycanlı kardeşlerimizi kabul etmemesi yanlıştı, doğru bir şey değildi.’’ diye açıkladı.   Umulur Ki Siz Gençler Muharebe Görmezsiniz   Konferansın sonuna ilk savaşını 1992 tarihinde verdiğini ve onurluca savaştığını belirten savaş gazisi Gülperi Ahmedova; ‘‘Gençler eğitim ve öğrenim hayatınızda Allah yardımcınız olsun. Siz gençler, İnşallah muharebe görmezsiniz. Çünkü muharebe çok ağır bir durumdur. Önemlikle muharebeyi gözle görmek bile çok ağırdır. Bizi ağırladığınız için çok teşekkür ediyorum.’’ diye belirtti.    HABER: Devrim AKTÜRK  

Erzurumsonhaber / Erzurum - Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 15.12.2019 tarihinde Pazartesi Günü saat 14.00’da Azerbaycan’ın Karabağ sorunu ile ilgili 1990’lı yıllarda savaşmış ve bu savaş sonucunda başarılar elde eden Azerbaycanlı savaş gazisi Gülperi Ahmedova ve savaş muhabiri Aybeniz Gafarlı konferans düzenledi. Geçmişte yaşadıkları sorunları gençlere anlatan ve Azerbaycan ile Türkiye’nin dostluğunun binlerce yıl daha devam edeceğini belirten Azerbaycan’ın Nene Hatun’u ve Halide Edip’i, gençlere vatanlarına sahip çıkmaları gerektiğini belirtti.

 

Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde, Azerbaycanlı savaş gazisi Gülperi Ahmedova ve savaş muhabiri Aybeniz Gafarlı konferans düzenledi. Azerbaycan’da hem savaş muhabirliği hem de şairlik ve yazarlık yapan Aybeniz Gafarlı, konuşmasına Gülperi Ahmedova’yı tanıtarak; ‘‘Erkeklerin korkudan savaşmadığı ve kaçtığı bir dönemde vatanı için mücadele eden ve ailesinden gizli gizli savaşa katılan kahramanımızı sizinle tanıştırmak isterim. Onların yaşadıklarını ben göremedim. Elime silah alıp, Gülperi Ahmedova gibi cephelerde çatışmadım. Ancak bende silahımla meydanlarda savaş verdim.’’ diye belirtti.

 

Vatanını annesinden ve babasından daha çok sevdiğini belirten Aybeniz Gafarlı; ‘‘Bir insan annesiz ve babasız yaşayabilir ama vatansız yaşayamaz. Önce vatan gelir, sonra ise anne ve baba gelir. Ben çok acı çektim. O savaş yerlerine gittiğimde orada savaşan çocukların ve gençlerin umutlu bakışlarını görünce, bende hem umutlu oluyordum hem de mutlu oluyordum.’’ diye aktardı.

 

Üç Çocuğumu Eşime Emanet Edip Cephede Savaşıyordum

 

Üç çocuğunun olduğunu anlatan ve çocuklarını eşine emanet ederek cephelere gittiğini bildiren Aybeniz Gafarlı; ‘‘Eşim bazen bana; ‘Sana bir şey olursa çocuklarla birlikte ne yapacağım?’ diye sorduğunda ben; ‘Onlara hem anne hem de baba olursun.’ derdim. Biz yeni Sovyetlerden ayrıldığımızda ne silahımız vardı ne de ordumuz vardı. Bizim evlatlarımız Sovyet askerliğine giderken asla silah tutmazlardı. Her zaman onlara inşaatlarda hamallık yaptırırlardı. Çünkü Sovyetlerin tek bir gayesi vardı, asla gençlerimize silah tutmalarını öğretmemekti. İşte, bizim gençlerimizi böyle yetiştiriyorlardı. Amma velakin Türkiye’den gelen bazı asker dostlarımız, gençlerimize silah tutmalarını öğrettiler.’’ diye bildirdi.   

 

Her Zaman Şehit Olmak İstedim Ama Allah Bana Kısmet Etmedi

 

Şehitliğin her insana kısmet olmadığını belirten Aybeniz Gafarlı; ‘‘Her zaman şehit olmak istedim ama Allah bana kısmet etmedi. Benim için çok zordu. Yaralı askerlerimizin ailelerini ziyaret etmek, şehitlerimizin kan ve gözyaşını görmek, benim gibi bir savaş muhabirinin içini yakıyordu. Şu an ben asker olamadım ama kızım asker oldu. Keza ben her zaman kızımı görünce kendimle gurur duyuyorum.’’ diye söyledi.

 

1992 tarihinde çocuklarına, evlatlarına, gençlerine, hocalarına ve namuslarına sahip çıkamadıklarını belirten Aybeniz Gafarlı; ‘‘Bu yapılanlar ve yaşananlar sadece bize değil, Türk’e ve Türklere yapılmıştır. Bugün de aynı durum Doğu Türkistan’da yapılmaktadır. Ben gençliğimden bugüne kadar sevgiye dair, mutluluğa dair şiir yazamıyorum. Yazsam bile sonu ya Karabağ’da ya da Hocalı’da bitiyor. Hatta kız kardeşim ve ebeveynlerim bile bana kızıyordu. Erkeklerin arasında ne işin var, derlerdi. Ancak her zaman eşim bana bu gibi konularda destek çıkıyordu. Bu sebepledir ki Rabbim Türk’ü korusun diyorum. Çünkü nerede bir Türk devleti var ise, orası benim vatanım ve devletimdir.’’ diye belirtti.

 

Zor Zamanlarımda İlham Kaynağım Vatanıma Olan Sevdamdı

 

Üniversite’de öğrenim gören bir öğrencinin ‘‘Zor zamanlarınızda ilham kaynağınız neydi?’’ sorusuna Aybeniz Gafarlı; ‘‘Zor zamanlarımda ilham kaynağım, vatanıma olan sevdamdı. Benim yaşadığım topraklarda fabrikaları bulunan, endüstri çalışmalarını başlatan Ermenilerdi. Ve ayrıca öyle bir döneme şahit oluyorduk ki, artık topraklarımıza girmemize bile izin vermiyorlardı. Aynı dönemde bizleri topraklarımızdan çıkartmaya kalkıştıklarında seksen yaşımdaki ninem; ‘Ben burada çıkmam ve ölürsem beni buraya gömün’ diye vasiyet etti. Keza bizim de suçlu olduğumuz hususlar vardı. Neydi bu suçumuz? Belki bizim halkımız orada korkup kaçmasaydılar, bizlere böyle bir zulmü reva göstermezlerdi. Çünkü biz, kendi hakkımızdan çıkamıyorduk.’’ diye cevapladı.

 

Savaş Sırasında Unutamadığım An Gelin Bohçalarının Başıboş Kalmasıydı

 

Bir diğer öğrencinin ‘‘Savaş Sırasında Unutamadığınız an hangisiydi?’’ sorusuna Aybeniz Gafarlı; ‘‘Ben savaştan önce bir köye gitmiştim ve oraya vardığımda köyde hiç kimse kalmamıştı. Oraya sadece insan değil, hayvan bile yoktu. Bir nevi köy yetim kalmıştı. Oraları gözlerimle görünce içim kan ağlıyordu. Sevgili gençler, bildiğiniz üzere gelinler her zaman gelinlik giyerler ve köydeki birçok evde gelin bohçalarını gördüm. İşte, tam ben en çok gelin bohçalarının orada kalmasına üzülüyordum. Bir de unutamadığım bir anım daha var. Bir gün başka bir köye gittiğim zaman bir erkek gencin öylece bir ağacın kenarında üzgün bir şekilde oturduğunu gördüm. Orada bulunanlara, gencin neden böylece oturduğunu sorduğumda, onun nişanlısının başka biriyle evlendiğini söylediler. Daha sonra gence, o kızın ona layık olmadığını söyledim. Ancak gencin bana cevabı ise; ‘Keşke şehit olsaydım da, onun başkasıyla evlendiğini duymasaydım.’ oldu.’’ diye aktardı.

 

İsmet İnönü’nün Boraltan Köprüsü’nde Azerbaycanlıları Stalin’e Vermesi Yanlıştı

 

Muhabirlerimizden Devrim Aktürk’ün; ‘‘1944 tarihinde Boraltan Köprüsü’nde İsmet İnönü, 197 Azerbaycanlıyı Stalin’in eline verdi ve Stalin askerleri onları katletti. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?’’ sorusunda Aybeniz Gafarlı; ‘‘O askerlerden birisi de benim dayım olurdu. Allah ölülerimize ve şehitlerimize rahmet etsin. Benim annem hep ağabeyi için ağladı ve gözyaşı döktü. Ancak hem annem hem de anneannem her zaman dayımla gurur duydular. Çünkü dayım vatanı için şehit düşmüştü. Bu sebepledir ki İnönü’nün Alman Yahudilerini kabul etmesi ve Azerbaycanlı kardeşlerimizi kabul etmemesi yanlıştı, doğru bir şey değildi.’’ diye açıkladı.

 

Umulur Ki Siz Gençler Muharebe Görmezsiniz

 

Konferansın sonuna ilk savaşını 1992 tarihinde verdiğini ve onurluca savaştığını belirten savaş gazisi Gülperi Ahmedova; ‘‘Gençler eğitim ve öğrenim hayatınızda Allah yardımcınız olsun. Siz gençler, İnşallah muharebe görmezsiniz. Çünkü muharebe çok ağır bir durumdur. Önemlikle muharebeyi gözle görmek bile çok ağırdır. Bizi ağırladığınız için çok teşekkür ediyorum.’’ diye belirtti. 

 

HABER: Devrim AKTÜRK

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve erzurumsonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.